Kolay İhracat Platformu nedir?
Kolay İhracat Platformu, yurtdışı pazarlara girişte gereksinim duyulan, pazarlama stratejilerine yön veren bilgilerin tek kanaldan ihracatçıya ulaştırılması ve hedef pazar tespiti kapsamında bir karar destek mekanizması sunulması amacıyla hazırlanmıştır. Kolay İhracat Platformu'nda ülkeler/sektörler, dış ticaret mevzuatı, pazara giriş haritası, akıllı ihracat robotu modüllerinin yer aldığı açıklanarak, bu modüller aracılığıyla tüm veri kaynaklarından derlenen birçok verinin işlenip ihracatçıların kullanımına sunulmaktadır. www.kolayihracat.gov.tr
Hal Kayıt Sistemi (HKS), sebze ve meyve ticaretinde bildirim modeline göre, sebze ve meyve ticaretine ilişkin güncel veri tabanının oluşturulup, söz konusu ticaretin elektronik ortamda, daha kolay bir şekilde takip edilmesi amaçlamaktadır. Hal Kayıt Sisteminde 50 bine yakın kullanıcı bulunmakta, gıda ürünlerinin ihracat fiyatları güncel olarak sorgulanabilmektedir.
www.hal.gov.tr
Ticaret Bakanı Pekcan, Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı kapsamında kadın kooperatiflerine kalkınmada öncelikli yörelerde yüzde 75'e, diğer bölgelerde yüzde 50'ye kadar olmak üzere 150 bin liraya kadar hibe desteği vereceklerini bildirdi.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Ticaret Bakanlığı'nda düzenlenen Kooperatiflerin Desteklenmesi (KOOP-DES) Programı Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, kadın kooperatifleri ile kadın girişimcilerin her zaman yanında olduklarını ve olmaya devam edeceklerini söyledi.
Kadın kooperatiflerinin yerel, yerinde, doğal, ekolojik çevreye duyarlı üretim yaparak büyük başarılara imza attıklarını belirten Pekcan, bu konuda kadınları daha fazla cesaretlendirmek için ticaret il müdürlüklerine talimat gönderdiklerini, bundan sonra kadın kooperatifleriyle daha fazla bir araya geleceklerini, bakanlık olarak hibe ve desteklerle yanlarında olacaklarını dile getirdi.
Pekcan, bakanlık olarak hem iç hem dış ticaret hem de girişimcilik eğitimleri verdiklerini hatırlatarak, bunları sanal ortama taşıdıklarını, kadın kooperatif üyelerinin bunlardan yararlanmasını istediklerini ifade etti.
300 civarında kadın kooperatifi bulunduğu bilgisini veren Pekcan, bunların yaptıkları çalışmaların kendisini hem bir kadın hem de Türkiye Cumhuriyeti Bakanı olarak gururlandırdığını söyledi.
Pekcan, kooperatifçiliği daha fazla destek vererek el birliğiyle geliştireceklerini vurgulayarak, bu faaliyetlerin toplumsal refahın ve ölçek ekonomisinin artmasında da çok önemli yerleri bulunduğunu, yerel potansiyelin oldukça yaratıcı ve dinamik olduğunu dile getirdi.
150 bin liraya kadar hibe desteği
Bakan Pekcan, KOOP-DES Programı kapsamında kooperatiflere destek vereceklerini belirterek şöyle konuştu:
"Üretim ve istihdama katkısı olan proje bedellerinin bir bölümünü hibe şeklinde karşılayarak kooperatiflerimizin sermayelerine katkı sunmayı hedefliyoruz. KOOP-DES Programı ile faaliyetlerinde etkinlik ve verimlilik sağlamayı, öz kaynak yetersizliği bulunan kooperatiflerimize ve üst kuruluşlarına mali destek vermeyi, yeni alanlarda girişimci ve ihracatçı olmaya özendirmeyi, bireysel tasarrufları kooperatifleşmeye yönlendirmeyi amaçlıyoruz. Bu yönde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Devletin kaynaklarını da en doğru ve en etkin şekilde projelere yönlendirmek için el birliğiyle çalışacağız. Ayakları yere basan, sonuç odaklı ve sürdürülebilir projeleri desteklemiş olacağız."
Önce hayal kurulacağını sonra da gerçekleştirileceğini ifade eden Pekcan, program kapsamında ilk aşamada kadın kooperatiflerini daha sonra da tüm kooperatifleri destekleyeceklerini bildirdi.
Pekcan, kadının güçlenmesini ön planda tuttuklarını vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu:
"Yaşlı ve engelli bakım merkezleri, çocuk kulüpleri, kreş ve gündüz bakım evleri, yazılım, halıcılık, arıcılık, balıkçılık, okul servisleri kooperatif faaliyetlerini destekleyeceğiz. Belki en iyi şekilde kadın şoförlerimiz çocuklarımıza ihtimam gösterebilir. Kadın kooperatiflerimizin faaliyetlerinde makine ekipman alımı, sergi ve fuar katılımı, nitelikli personel istihdam desteği vermeyi planlıyoruz. Kadın kooperatiflerine kalkınmada öncelikli yörelerde yüzde 75'e, diğer bölgelerde yüzde 50'ye kadar olmak üzere 150 bin liraya kadar hibe destek vereceğiz."
Pekcan, projeler için 15 Temmuz'dan itibaren 81 ilin ticaret müdürlüklerine başvuru yapılabileceğini ifade ederek, bu doğrultuda KOOP-DES uygulama ve değerlendirme kılavuzu ile rehber dokümanlar hazırladıklarını söyledi.
"Kadın kooperatifleri kırsal kalkınmaya katkı sağlıyor"
Kadıneli Kadın Kooperatifi Başkanı Zeynep Kırılmış da ürünlerinin pazarlanması için büyük zincir market ve mağazalarla görüştüklerini belirterek, Ticaret Bakanlığının eğitim ve desteklerinin faaliyetleri için çok faydalı olduğunu söyledi.
Hatay Üreten Eller Kadın Kooperatifi Başkanı Nidal Özdemir, kadın girişimci kooperatifleriyle kazanılan istihdam modelinin gelişmesi için Ticaret Bakanlığının desteklerinin önem taşıdığını, özellikle kadın kooperatiflerine verilen desteklerden çok memnun olduklarını dile getirdi. Özdemir, Bakan Pekcan'ı, yapılması planlanan Hatay Expo 2021 organizasyonunda yetiştirecekleri çiçekleri görmeye davet etti.
Afşar Balam Kadın Kooperatifi Başkanı Figen Ar, kooperatiflerinin sıfır atık prensibiyle tarladan sofraya tarım ürünleri ürettiğini dile getirerek, kadın kooperatiflerinin kırsal nüfusun ekonomiye katılımının sağlanması için çok önemli bir araç olduğunu, böylelikle kırsal kalkınmaya da katkı sağlandığını kaydetti.
www.kolayihracat.gov.tr
Türkiye’yi 26 gelişmişlik bölgesine ayırarak kalkınmanın genele yayılmasını amaçlayan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, COVID-19 yaralarını sarmak için 238 milyon liralık kaynakla pandemi ilan edilmesinin hemen ardından harekete geçti. Salgınla mücadele eden projelere hızla destek sağladı.
-Tüm dünya pandemi ile birlikte hayatı askıya alırken, Türkiye’nin tüm bölgelerinde üretimin devam etmesi, salgının olumsuzluklarının yarattığı sıkıntıların önüne geçilmesi için düğmeye basıldı. Bağlı bulundukları Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın koordinasyonuyla, faaliyet gösterdikleri bölgelerde, ekonominin can damarı olan sektörleri destekleyen kalkınma ajansları, salgın döneminde de etkin rol oynadı. 11 Mart'ta salgının Türkiye’ye de sıçradığının açıklanmasının ardından ajanslar, 31 Mart’ta ilan edilen “COVID-19 ile Mücadele ve Dayanıklılık Programı” ile seferber oldu. Söz konusu program için 238 milyon liralık kaynak oluşturuldu. Hazırlanan destek programları ile tarım, gıda, turizm, teknoloji, e-ticaret başta olmak üzere birçok alanda projelere milyonlarca liralık kaynak aktaran kalkınma ajansları, KOBİ’lerin ayakta kalmasını sağladı.
-Bunların yanı sıra COVID-19 salgınının hafifletilmesine yönelik projeler de ajansların öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldı. Bu doğrultuda, virüse karşı yürütülen ilaç projelerinin yanı sıra sağlık cihazları üretimi de desteklendi. Ayrıca, tarımın yoğunlaştığı bölgelerde mevsimlik işçilerin sağlık koşullarının iyileştirilmesine yönelik projeler öne çıkarken, turizmin öne çıktığı bölgelerde ise risk analizleri yapılarak, pandeminin etkisinin hafifletilmesi amaçlandı
Şirketi büyütene, teknolojiyi geliştirene teşvik geliyor. Ölçek büyüten firmanın ilave istihdam yükü hafifletilecek, verimsiz makinelerini yenileyene teşvik verilecek.
Türkiye, ekonominin her alanında olduğu gibi sanayide de büyük dönüşüme sahne oluyor. Ekonominin belkemiği işletmelerin ölçek sorunlarını çözen, teknolojik dönüşümünü teşvik eden, krediye erişimini kolaylaştıran, vergi indirimlerini geniş alana yayan düzenlemeler devreye giriyor. İmalat sanayindeki firmaların ölçek büyütmesine bağlı olarak mevzuatla getirilen ilave zorunlu yükümlülüklerin tamamı yeniden belirleniyor.
Sabah'tan Hazal Ateş'in haberine göre ölçek büyüten firmaların karşılaşacağı ilave istihdam yükü hafifletilecek. Firma birleşmelerine yönelik eşleştirme, nitelikli istihdam, danışmanlık desteklerini güçlü destek programı devreye alınacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, işletmelerin girdi maliyetlerini düşürmeye, verimliliklerini artırmaya ve teknolojik dönüşümlerini hızlandırmayı hedeflediklerini bildirdi.
PİYASADA DÖNÜŞÜM ZAMANI
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında sanayi işletmelerinin girdi maliyetini azaltmaya yönelik iki önemli proje yürütülüyor. 2022 yılı sonuna kadar sürecek proje kapsamında küçük işletmelerde kullanılan elektrik motorlarının dönüşümü yoluyla sanayide enerji verimliliğine yönelik ek yatırımların teşviki öngörülüyor. Piyasaya girecek yeni elektrik motorları ve bunlardaki makine, ekipmanın verimli olması hedefleniyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank sanayideki dönüşüme ilişkin soru önergesine yanıt verdi. Bakan Varank, bu proje ile verimsiz motorların elden çıkacağını, makine ve ekipmanın verimli hale geleceğini ifade etti. Bakan Varank, bu konuda yedi organize sanayi bölgesi yönetimiyle devlet destekleri, proje kaynakları konusunda bir finans modeli oluşturulmasına yönelik çalışma yaptıklarını bildirdi. Bakan Varank bu dönüşümle birlikte enerji maliyetinde yüzde 20'ye varan iyileşme sağlanacağını bildirdi.
200 BİN ESNAFA 10 MİLYAR DESTEK
Bu yılın sonuna kadar yaklaşık 200 bin esnafın işini büyüme ve geliştirmesi için verilen finansman desteğinin 10 milyara ulaşması bekleniyor. KOSGEB desteklerinden imalat sanayiine ayrılan pay kademeli olarak yüzde 75'e, öncelikli imalat sanayisi sektörlerine ayrılan pay ise yüzde 50'ye çıkarılacak. Esnaf ve Sanatkârlar Destek Sistemi yenilenerek finansal desteklerin çeşitliliği sağlanacak, ekonomik katkısı dikkate alınarak uygun koşullu kredi desteklerine devam edilecek. Girişimlerin yenilikçi iş modelleri, Ar-Ge ve yenilik projelerinin finansmanında kullanımı yaygınlaştırılacak. Esnaf ve sanatkârların değişen ekonomik ve sosyal şartlara uyum sağlayacak şekilde rekabet güçleri ve kapasiteleri artırılacak.
Sanayi ve teknoloji kenti Kocaeli'de hayata geçirilmesi planlanan ve sabit yatırım tutarı 4,5 milyar lira olarak öngörülen 156 yatırım projesi teşvik kapsamına alındı.
Türk sanayisinin merkez üssü Kocaeli, başta imalat sanayisi projeleri olmak üzere yeni yatırımlarda teşvik talebinin en yüksek olduğu kentler arasında yer alıyor.
AA muhabirinin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerinden derlediği bilgiye göre, sanayi kentinde gerçekleştirilecek yatırımlar için ocak-haziran döneminde düzenlenen teşvik belgesi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 54 artış gösterdi.
Yılın ilk yarısında başta imalat sanayi olmak üzere eğitim, sağlık ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşlar tarafından gerçekleştirilecek 156 yatırım projesi teşvik kapsamına alındı.
Teşvik belgesi düzenlenen yatırımların 21'i yabancı sermayeli projelerden oluştu.
Toplam sabit yatırım tutarının 4 milyar 574 milyon lirayı bulması öngörülen projeler tamamlandığında kentte 4 bin 926 kişilik yeni istihdam alanı açılması bekleniyor.
Teşvik kapsamına alınan projelerin sektörel dağılımı incelendiğinde, imalat sanayisine yönelik desteklerin çoğunlukta olduğu görülüyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, devlet tarafından verilen destek, hibe ve teşvikleri bir web sitesi ile tek çatı altında topladıklarını belirterek, "Yatırımcılarımızın işlerini kolaylaştıracak yeni bir uygulamayı daha hayata geçirdik." ifadesini kullandı.
Varank, yaptığı yazılı açıklamada, yatırım yapmak ve iş fikirlerini hayata geçirmek isteyenlere önemli bir kolaylık sağlandığını vurguladı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı 26 kalkınma ajansının, yatırımcıların yatırım öncesi, süreci ve sonrası iş ve işlemlerini tek elden takip ettiğini vurgulayan Varank, "Ajanslarımız, yatırımcıların ihtiyaç duyduğu her konuda ve devlet destekleri hakkında ücretsiz olarak danışmanlık hizmeti sunuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Varank, ülkeleri ticari iş süreçleri ve yatırım kolaylığı açısından kıyaslayan Dünya İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde Türkiye'nin, istikrarlı bir şekilde üst sıralara tırmandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Yatırımcılarımızın işlerini kolaylaştıracak yeni bir uygulamayı daha hayata geçirdik. Devlet destekleri bilgilerini tek bir platformda toplayan 'www.yatirimadestek.gov.tr' internet sitesi yayın faaliyetine başladı. Kamu kurum ve kuruluşlarımızın 241 farklı desteğine tek tık'la ulaşabilirsiniz."
KOLAY TAKİP
Açıklamada verilen bilgilere göre, yatırımcılar, internet sitesinde yer alan Teşvik Robotu'nu kullanarak, yatırım yapmayı düşündükleri şehir ve sektörle ilgili Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yatırım teşvikleri hakkında da bilgi sahibi olurken yatırım teşviklerinin hesaplamalarını yaparak teşviklerin sunduğu tüm avantajları görebilecek.
81 ildeki kalkınma ajanslarına bağlı olarak faaliyetlerini yürüten Yatırım Destek Ofisleri (YDO), sitede bulunan "Soru-Cevap" kısmında yatırımcıların sorularını yanıtlayacak. Böylece yatırım süreçleri, yatırımı hayata geçirmek için yararlanabilecek tüm devlet destekleri ve yatırım boyunca ihtiyaç duyulacak danışmanlık hizmetine kolayca erişim sağlanacak.
Aranan desteğe en kısa sürede ulaşılabilmek için arama motorunda gelişmiş bir "akıllı algoritma" tekniği kullanıldı, bu sayede sitedeki arama kutusuna destek programı adı, konusu, kurum adı gibi anahtar kelimeler girildiğinde destekler listelenecek.
Bakanlık, kendisine bağlı ajansların hafızası niteliğindeki rapor, politika belgesi ve analitik çalışmaları, "www.kalkinmakutuphanesi.gov.tr" adresinde toplamıştı.
Ticaret Bakanlığı’ndan alınan 23.06.2020 tarihli talimat çerçevesinde ihracat desteklerinden faydalanmakta olan firmaların Covid-19 salgını sebebiyle mağduriyet yaşamamalarını teminen, aşağıda yer alan Tebliğler kapsamındaki başvurularını mevzuatta belirtilen destek başvuru süreleri içerisinde yapmaları şartıyla;
* 2006 /4 (Turquality), 2008/2 (Tasarım) ve 2010/6 (Yurtdışı Birim, Marka ve Tanıtım) sayılı Tebliğler ile 2014/8 (Pazara Giriş Belgeleri) sayılı Karar kapsamında destek başvuru süresi 30.09.2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) dolacak olan başvurularını, yurtdışında düzenlenen belgelerini Ticaret Müşavirliği / Ataşeliği onayı olmaksızın Genel Sekreterliğimize yapabilecekleri,
* 2006/4 (Turquality), 2008/2 (Tasarım) ve 2010/6 (Yurtdışı Birim, Marka ve Tanıtım) sayılı Tebliğler ile 2014/8 (Pazara Giriş Belgeleri) sayılı Karar kapsamında eksik evrak tamamlama süresi 30.09.2020 tarihine kadar dolacak olan (bu tarih dahil) başvuru dosyalarına ilişkin olan eksik bildirime konu edilen yurtdışında düzenlenen belgelerini, Ticaret Müşavirliği/Ataşeliği onayı olmaksızın ibraz edebilecekleri bildirilmektedir.
TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) tarafından “Sipariş Ar-Ge” ve “Patent Lisans” olmak üzere iki yeni proje destek çağrısı açılmıştır.
Söz konusu çağrılara ilişkin detaylı bilgiye aşağıdaki linklerden erişilebilmektedir.
Siparişe Dayalı AR-GE Projeleri için KOBİ Destekleme Çağrısı kapsamında hızla ürüne dönüşebilecek ve yüksek ticarileşme potansiyeline sahip Ar-Ge projeleri desteklenecek olup, sanayi kuruluşları arasında iş birliklerinin artması ve Ar-Ge çıktılarının daha çabuk ticari ürünlere dönüşmesi beklenmektedir.
Patent Tabanlı Teknoloji Transferi Destekleme Çağrısında üniversiteler, araştırma altyapıları, teknoloji geliştirme bölgesi şirketleri ve teknoloji transfer ofisleri Teknoloji Sağlayıcı Kuruluş olarak nitelendirilmektedir.
Çeyiz hesabı açıp hesaba düzenli şekilde belirli bir süre para yatıran vatandaşlara devlet desteği sağlanacağına yer verildi. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynakları ile gerçekleştirilen barınma yardımlarında bir süre önce artışa gidildiğini belirten Selçuk, şu bilgileri paylaştı:
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynakları ile gerçekleştirilen barınma yardımlarında bir süre önce artışa gidildiğini söyleyen Bakan Selçuk, "İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yönelik barınma yardımlarımız kapsamında betonarme ev yapımına ilişkin bir hanenin alabileceği azami destek tutarını 25 bin liradan 40 bin liraya, ev onarımında ise hane başına azami 15 bin liradan 20 bin liraya çıkardık. Ayrıca prefabrik ev yapımı yardımı kapsamında bir hanenin alabileceği azami yardım tutarını da 20 bin liradan 30 bin liraya yükselttik. Daha önce 3 bin lira olan, afet olayları sonrasında yapılan ev eşyası yardımlarımızı 5 bin lira olarak revize ettik." dedi.
KOSGEP.gov.tr'de verilen bilgiye göre Kadın Girişimciliği (Women Entrepreneurship) kapsamında kadın girişimcilere yönelik iki ağ geliştirilmektedir: - Kadınların girişimcilik konusunda desteklenmesi konusunda 31 ülkeden (AB-28, İzlanda, Norveç ve Türkiye) ulusal kurum ve kuruluş temsilcilerinin yer aldığı, ulusal ve bölgesel düzeyde kadın girişimcilerin desteklenmesi ve teşvik edilmesinden sorumlu bir politika ağı olan WES Network - Kadın girişimcilere işlerini kurma, büyütme ve yönetim aşamalarında erken safhalarda (işletmenin iki ve dördüncü yılları arasında) destek ve yönlendirme hizmeti sunan Kadın Girişimciler için Mentörler Ağı Girişimci Kadınlara Destek Veren Kamu Kurumları ve Sivil Toplum Örgütleri - Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı; Hükümet, girişimci kadınları kendi işinin patronu yapmak için faizsiz ve uzun vadeli kredi çalışması yürütmekte. Sağlanan destek 15 bin tl tutarında ve 8 yıl vade ile geri ödemeli. - KOSGEB Kadın Girişimci Desteği; KOSGEB, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde girişimcilere ve KOBİ’lere destek sağlayan bir kuruluş. Yeni Girişimci Desteği uygulamasında kadınlara özel destek oranı uyguluyor. Şöyle ki KOSGEB tarafından girişimcilere sağlanan destek oranı %60 iken, kadın girişimcilere sağlanan destek ise %80 durumunda. Aynı zamanda kadın girişimcilere hibe kredi desteği de sağlıyor.
Tarım Bakanlığı tarafından 20 başa kadar sağmal dişi sığırı olan işletmelere hayvan başına 65 lira yem desteği yapılacak.
Bakan Pakdemirli şunları söyledi:
"Kaliteli süt üretiminin teşvik edilmesi için 2020 yılında, öncelikle pilot olarak belirlediğimiz Aksaray, Burdur ve Çanakkale illerimizi, 2 yıl sonra ise tüm illerimizi 'sınıflandırılan çiğ süt desteklemesi' Kapsamına alarak, sütümüzün kalitesine göre ilave destek primi ödeyeceğiz.
Salgın sürecinde, süt üreticisi ve besicimizi korumak amacıyla, bu yıl küçük aile işletmelerine yem desteği vereceğiz. 20 başa kadar sağmal dişi sığırı olan işletmelere hayvan başına 65 lira, 20 başa kadar besilik erkek sığırı olan işletmelere hayvan başına 65 lira, 50 başa kadar anaç koyun keçisi olan işletmelere hayvan başına 6,5 lira yem desteği vereceğiz.''
1 Temmuz’dan önce kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin desteğinden yararlanmış olan işyerlerinin normal çalışmaya geçmeleri halinde 3 ayı geçmemek üzere, prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı Hazine tarafından karşılanacak. Bu destek SGK’ya yapılacak prim ödemelerinden mahsup edilecek. İşverene her bir ay için sağlanacak destek süresi, kısa çalışma ödeneği veya nakdi ücret desteği verilen süreye göre belirlenecek. Yasa teklifinde imzası bulunan AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, bu konuya ilişkin olarak “Geçtiğimiz 3 aylık dönemde kısa çalışma ödeneğinden 10 gün faydalandıysa önümüzdeki 3 ayda da bu düzenleme kapsamında 10 gün teşvik alacak. 20 gün faydalandıysa bu düzenlemeden sonra da yine 20 gün süreyle normalleşme desteği alacak” açıklamasını getirdi.
Türkiye Tanıtım Grubu’ndan (TTG) alınan yazıda; ihracatçı firmalarımızın dijital ortamda yabancı alıcılar tarafından kolay bulunabilmesi ve tüm ihracatçı sektörlerimizin uluslararası arenada tanıtımına katkı sağlanması amacıyla TTG tarafından bir “Türk İhraç Ürünleri Web Portalı” oluşturulmasına yönelik çalışmalara devam edildiği ve online pazarlama araçları ile desteklenerek veri tabanında kayıtlı bulunan firmalara ihracatını geliştirme fırsatı oluşturacak söz konusu projenin, e-ticaret ve dijital pazarlamanın öne çıktığı bu dönemde çok önemli bir rol üstleneceği ifade edilmektedir.
Büyükbaş HAYVANCILIK hibe desteği , 2019 HAYVANCILIK Hibeleri,
2020 hibe destekleri,Hayvancılık destekleri 2020, Hayvancılık Hibe Destekleri 2020, Hayvancılık Teşvikleri hangi İllere Veriliyor, Küçükbaş hayvan desteği 2020 gibi sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Ticaret Bakanlığı, salgın sürecinde ertelenen ya da iptal edilen fuarları sanal ortama taşıyor.
Bu kapsamda 1-3 Haziran tarihinde ayakkabı ve saraciye fuarı "Shoedexpo" ile başlayacak sanal fuar organizasyonu, 22-26 Haziran tarihlerinde yerli ve milli yazılımın katkılarıyla gerçekleştirilen "Agrivirtual-Sanal Tarım Makineleri Fuarı" ile devam edecek.
Bakan Pekcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüm dünyayı etkisi altına alan salgın sebebiyle iş dünyasının hareket ve temas imkanlarının küresel ölçekte kısıtlandığını, ticaret fuarlarının da ertelendiğini ya da iptal edildiğini söyledi.
Bu süreçte dijital pazarlama yöntemlerinin ve sanal ticaret platformlarının daha önemli hale geldiğini dile getiren Pekcan, Ticaret Bakanlığı olarak bu gelişmelerin dışında kalmadan, ihracatçı birlikleriyle koordinasyon halinde başarıyla gerçekleştirmeye devam ettikleri sanal ticaret heyetleri organizasyonlarının ardından sanal fuar çalışmalarını da başlattıklarını bildirdi.
Pekcan, sanal fuarlarla katılımcı firmaların ve ürünlerinin tanıtımının, bu firmalar ve alıcılar arasında online seminer ve ikili görüşmeler ile panel gibi ticareti geliştirmeye yönelik tüm faaliyetlerin, 7 gün 24 saat esasıyla dijital platforma taşınacağını belirterek, şunları kaydetti.
"Sanal fuarlarımıza 1-3 Haziran tarihinde ayakkabı ve saraciye fuarı 'Shoedexpo' ile başlıyoruz. Dijital pazarlama yöntemlerinden sanal ticaret fuarlarını firmalarımıza tanıtmak ve firmalarımızın bu platformlarda küresel rakiplerinden önce yer almasını sağlamak amacıyla Bakanlığımız koordinasyonunda Ege İhracatçı Birliği Genel Sekreterliği düzenlenecek bu fuarda 30 katılımcı firmamızla yurt dışındaki 250 profesyonel alıcıyı buluşturacağız. Firmalarımız, fuarda sonbahar-kış sezonu için hazırlanmış koleksiyonlarını dijital platformda dünya ile buluşturacak ve küresel alıcı firmalarla web üzerinden online ikili iş görüşmeler gerçekleştirecek."
KOSGEB kredileri genel olarak bir iş kurma hayali olan ve girişimci ruhlu olan kişilere devlet tarafından verilen bir kredi desteğidir. Kredi başvurusu yapan kişiler hibe kredi veya faizsiz kredi desteği alabilirler. Kendi işinizi kurmak istiyorsanız ve bu işi kurmak için bir sermayeniz yoksa KOSGEB desteği tam size göre bir kredi çeşididir.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar uyarınca ihracatçı firmalarımızın destek başvurusuna konu yurt içinde gerçekleştirilen harcamalara ilişkin tüm harcama belgelerinin (sözleşme, fatura ve ödeme belgesi) Türk Lirası cinsinden belirlenmesi yükümlüklerini yerine getirmeleri, anılan karar kapsamında yükümlüklerini yerine getirmeyen firmaların müeyyide dahil gerekli işlemin tesisi için Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bildirimde bulunulması gerektiği hatırlatılmıştır.
Karar kapsamında proje bazlı olarak desteklenmesi uygun bulunan yatırımlara, aşağıdakilerden
uygun görülen destek veya destekler sağlanabilmektedir:
Gümrük vergisi muafiyeti,
KDV istisnası,
KDV iadesi,
Vergi indirimi veya istisnası,
Sigorta primi işveren hissesi desteği,
Gelir vergisi stopajı Desteği,
Nitelikli personel desteği,
Faiz veya kâr payı desteği,
Sermaye katkısı, Enerji desteği,
Kamu alım garantisi,
Yatırım yeri tahsisi,
Altyapı desteği,
Kanunlarla getirilen izin, tahsis, ruhsat, lisans ve tesciller ile diğer yasal ve idari
süreçlerde kolaylaştırıcı düzenleme yapılması,
Hibe desteği.
Koronavirüs salgını nedeniyle üretici, imalatçı ve ihracatçı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi'nde açıkladığı ''Stok Finansman Kredisi'' desteğini bekliyor.
Türkiye İhracatçı Meclisi'nin (TİM) ''Stok Finansman Desteği''nden yararlanılması için ihracatçı, üretici ve imalatçılardan 19 Mart 2020 tarihine kadar stok bilgilerinin istediğini anımsatan Batı Akdeniz İhracatçı Birliği (BAİB) Başkan Yardımcısı Ergin Civan, ''Koronavirüs salgını nedeniyle bugüne kadar açıklanan ekonomik destek paketlerinde sürekli Kredi Garanti Fonu (KGF) destekleri tartışılıyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi'ndeki 'Stok Finansman Desteği Kredisi' konusunda bir gelişme görünmüyor. Üretici, imalatçı ve ihracatçı Stok Finansman Destek Kredisi bekliyor'' dedi
Ticaret Bakanı Ruhsar Pkecan, hizmet sektörüne yeni girecek Türk markalarına 5 yıl boyunca destek sağlanacağını açıkladı.
Bakan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Bakanlığımız tarafından hizmet sektörlerine yönelik olarak uygulanan TURQUALITY Destek Programındaki markaların “hedef pazar” esasına dayalı bir sistem ile desteklenebilmesi amacıyla yürütülen çalışmalar tamamlandı.
Resmi Gazete’de bugün yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile hizmet sektöründeki markalarımız yeni girecekleri her pazarda ayrı ayrı olmak üzere 5’er yıl süreyle desteklenecek. Kurumsal alt yapının geliştirilmesine yönelik destekler ise ilk 5 yıl boyunca sağlanacak.
Hayata geçirilen bu yeni destek sistemi; markalarımızın daha fazla sayıda pazarda varlık göstererek bu pazarlarda kalıcı olmalarına zemin hazırlayacak
Bu sayede ülkemizin hizmet gelirleri sürdürülebilir şekilde artarak, hizmet sektörlerinin cari işlemler dengesine olan katkısı olumlu yönde devam edecek."
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nden (TİM) alınan yazıda, ihracatımızın sürdürülebilirliğinin sağlanması, dış ticarette maliyetlerin azaltılması ve ihraç ürünlerimizin yeni pazarlara en etkin ve verimli yoldan ulaştırılması amaçlarına yönelik olarak ülkemiz lojistik sektörünü geliştirecek çeşitli çalışmalar yürütüldüğü ve bu kapsamda ihracat-lojistik sektörleri işbirliğinde etkin yapılanmalara gidilmesi, tedarik-dağıtım zincirlerine nüfuz edilmesi ve önemli pazarlardaki ihracat performansımızı istikrarlı kılacak altyapı olanakları oluşturulması amacıyla Ticaret Bakanlığınca Yurtdışı Lojistik Merkezler (YLM) kurulmasının öngörüldüğü belirtilmektedir.
Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Tebliğ 2020, 2018/12 tarımsal iade mevzuatı, DFİF kapsamındaki ürünler 2020,
Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin tebliğ 2020 detayları hakkındaki tüm sorularınız için bizimle iletişim kurabilirsiniz.
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 32 Seri No.lu Tebliğ ile; mücbir sebep uygulaması nedeniyle KDV beyannamelerinin uzayan verilme tarihini takip eden aybaşına kadar yapılacak iade taleplerine (ATU ve ön kontrol raporuna dayalı iadeler hariç) istinaden KDVİRA sistemi tarafından yapılan sorgulama sonucunda üretilen kontrol raporunda, alım yapılan mükelleflerin (alt mükellefler dahil) mücbir sebep nedeniyle KDV beyannamesi verememesi ve/veya Ba-Bs bildiriminde bulunmamasından kaynaklandığı tespit edilen olumsuzluklara isabet eden kısmın iadesine yönelik düzenleme yapılmıştır.
Covid-19 önlemleri kapsamında hazırlanan yeni torba kanun ile işverenler, çalışanlarını 3 ay süreyle işten çıkartamayacak. Çıkarması gerekiyorsa da 3 ay ücretsiz izne ayıracak. Ücretsiz izne ayrılıp, işsizlik sigortasından yararlanamayanlara devlet İşsizlik Fonu'ndan günlük 39,24 lira ödeyecek. 15 Mart tarihinden itibaren işten çıkartılanlar da yararlanabilecek. 3 ay yapılacak olan yardımın süresini Cumhurbaşkanı 6 aya kadar uzatabilecek.
18.03.2020 tarihinde Cumhurbaşkanı başkanlığında yapılan Koronavirüs Değerlendirme Toplantısı sonrasında alınan ve Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi adı verilen ve 21 maddeden oluşan tedbirler paketinde asgari ücret desteğinin 2020 yılında da devam ettirileceği belirtilmiştir. Asgari ücret desteğinin 2020 yılında da uygulanması amacıyla TBMM Başkanlığına sunulmuş ve Plan ve Bütçe Komisyonunda da kabul edilmiş olan 17.02.2020 tarihli ve 99 sayılı Torba Kanun teklifinin 27.maddesinde
5510 sayılı Kanuna Geçici 80. madde eklenerek 2016 ila 2019 yıllarında sağlanmış olan asgari ücret desteği uygulamasına sektör ayrımı yapılmaksızın 2020 yılının tamamında devam edilmesi, İşverenlere, ödeyecekleri sigorta priminden mahsup edilmek üzere günlük 2,50 TL, aylık 75 TL ve finansmanı İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak şekilde asgari ücret desteği sağlanması, Yönünde düzenleme öngörülmüştür. 2020 yılı Asgari Ücret Desteği Uygulaması ile ilgili olarak: 4/a kapsamında ve haklarında uzun vadeli sigorta kolları uygulanan sigortalıları çalıştıran işverenlerce;
► 2019 yılının aynı ayına ilişkin SGK’ya verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde (APHB) veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde (MPHB) prime esas günlük kazancı (PEGK) 128 Türk Lirası ve altında bildirilen sigortalıların toplam prim ödeme gün sayısını (PÖGS)
geçmemek üzere, 2020 yılında cari aya ilişkin verilen APHB veya MPHB’nde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,
► 2020 yılı içinde ilk defa bu Kanun kapsamına alınan işyerlerinden bildirilen sigortalılara ilişkin toplam PÖGS’nın 2020 yılı Ocak ila Aralık ayları/dönemi için günlük 2,50 TL ile çarpımı sonucu bulunacak tutar, işverenlerin SGK’ya ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilecek ve bu tutar İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacaktır.
► PEGK tutarı, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerinin uygulandığı (Toplu İş Sözleşmesi olan) özel sektör işverenlerine ait işyerleri için 256 TL olacaktır. Bu madde kapsamında destekten yararlanılacak ayda/dönemde, 2019 yılı Ocak ila Kasım ayları/döneminde APHB veya MPHB ile 5510/4 (1-a) bendi kapsamında uzun vadeli sigorta kollarından en az sigortalı bildirimi yapılan aydaki/dönemdeki sigortalı sayısının altında bildirimde bulunulması halinde ise destekten yararlanılamayacaktır.
Covid-19 virüsünün neden olduğu ve dünyanın birçok ülkesine yayılan ve Dünya Sağlık Örgütünce de Pandemi olarak tanımlanan bir solunum yolu hastalığıdır. Dolayısıyla, Covid-19 rahatsızlığı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu bakımından da bir hastalık hali olarak kabul edilecektir. Hastalık belirtileri gösterenler, hastalarla
yakın teması olanlar hakkında virüsün bulaşıp bulaşmadığının takibi açısından virüsün kuluçka evresi olan 2-14 süreyle evde, ya da sağlık tesislerinde veya toplu karantina tedbirleri uygulanmakta. Korona Virüs testi pozitif çıkanlar ise tedavi altına alınmaktadır. Çalışan hastalar gerek karantina gerek tedavi süresince istirahat raporlarına istinaden hastalık sigortası kapsamında istirahat sürelerinin 3. Gününden itibaren geçici iş göremezlik ödeneğinden (rapor parası) yararlanabileceklerdir.
İşverenlerce Covid-19 salgınının ekonomik etkilerinin bir nebze azaltılabilmesi amacıyla çalışanların ücretsiz izne çıkarılması yaygınlaşmakta olup giderek daha da artabileceği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, 5510 sayılı Kanunun 4/1- (a) bendi kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 56. ve 74. maddeleri ile diğer iş kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam etmekte, bakmakla yükümlü oldukları kişiler de SGK'nın sağlık hizmetlerinden yararlanabilmektedirler. ancak bir takvim yılı içerisindeki ücretsiz izin süresinin 30 günü aşmamsı halinde son prim ödenmiş olan tarih itibariyle 5510/4-1 (a) kapsamındaki genel sağlık sigortalılığı sona ermekte, sona erdiği tarihten itibaren 5510/60-1 (g) bendinde belirtilen primleri kendileri tarafından ödenecek olanlar kapsamında GSS tescilleri yapılmaktadır. Başka birinin bakmakla yükümlü kişisi olması halinde ise (eşi, babası gibi) sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edebilmektedir.Fakat, başka birinin bakmakla yükümlü kişisi de değilse (başka birisi üzerinden sağlık yardımı alamıyorsa) bu durumda GSS için ikametgahlarının bulunduğu yerdeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına başvurarak gelir testi yaptırması gerekmektedir. Gelir testi yaptırılması ve gelir testi sonucuna göre; hane halkı kişi başına düşen gelirin asgari ücretin 1/3’ünden (981 TL’den) az olması halinde GSS primleri Devlet tarafından, kişi başı gelirin asgari ücretin 1/3’ünden fazla olması halinde ise asgari ücretin %3’ü (2.943,00 TL*%3) tutarında (88,29 TL) GSS primini her ay kendileri ödeyerek sağlık
hizmetlerinden yararlanabilmeleri mümkün olabilmektedir
İstirahat Raporu: Sağlık Bakanlığınca yurtdışından dönenlerin virüsün kuluçka süresi olan 14 boyunca kendilerini evde izole etmeleri gerektiği, bu süre için de 14 gün süreli rapor verilmesi konusunda hekimlerin bilgilendirildiği açıklanmıştır. Bu durumda olanlara pasaportları ile birlikte müracaat etmeleri halinde istirahat raporu verilebilecektir. İşverenlerin yurtdışından dönen çalışanlarını rapor alarak kendilerini 14 gün süreyle evde izole etmeleri gerektiği bilgilendirmeleri gerekmektedir.
Geçici iş Göremezlik Ödeneği: Gerek yurtdışından dönüp evlerinde kendilerini izole edenler, gerek yetkili mercilerce yakın temaslı kişi olarak evlerinde veya yurt, okul vb. yerlerde veya sağlık tesislerinde karantina tedbirleri uygulananlar, gerek Korona Virüs teşhisi nedeniyle tedavi görenlere, istirahat raporu almaları halinde hastalık sebebiyle iş göremezliklerinin başladığı tarihten önceki son bir yıl içinde en az 90 gün prim ödenmiş ise istirahat raporunun 3. gününden itibaren SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneği verilecektir.Raporlu günlerde hastanede yatarak tedavi edilenlere, günlük prime esas kazancının yarısı, ayakta tedavi edilenlere ise 3’te 2’si oranında iş göremezlik ödemesi yapılmaktadır.
İş Kazası Bildirimi: Çalışanların yakalandığı tüm Korona Virüs vakalarının iş kazası olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bir kazanın iş kazası sayılabilmesi kazanın meydana gelmesi ile çalışanın yürüttüğü iş arasında bir illiyet bağının olması gerekmektedir. Örneğin hastanede çalışan bir sigortalının işini yaptığı sırada Korona Virüse yakalanması iş kazası sayılabilecektir. Dolayısıyla işverenlerin tüm Korona Virüs vakalarını iş kazası olarak SGK’ya bildirmelerine gerek bulunmamakta olup, her bir olayın kendi özelinde değerlendirilerek iş kazası bildirimi yapılıp yapılmayacağını karar verilmesi gerekmektedir.
Raporlu Olanların Çalışmadığına Dair Bildirim Girişleri:İşverenlerce istirahat süresince sigortalı çalışmamış ise SGK e-bildirge sisteminden “İstirahatli olduğu sürede çalışmamıştır” kutucuğunun işaretlenmesi veya SGK Sağlık Ödemeleri Sistemi üzerinden “İstirahatli Olunan Sürede Çalışmamıştır” şeklinde, en geç istirahat raporunun ait olduğu ayı takip eden ayın 23’üne kadar bildirim girişi yapılması gerekmektedir. Ancak, istirahat süresince sigortalı evden çalışmaya devam etmiş ise, bu durumda “İstirahatli Olunan Sürede Çalışmıştır” şeklinde aynı süre içinde bildirim girişi yapılması gerekmektedir.
5510 sayılı Kanunun “Afet ve diğer mücbir sebep hâllerinde belgelerin verilme süresi ve primlerin ertelenmesi” başlıklı 91. Maddesinde; “Yangın, su baskını, sel, kuraklık, yer kayması, deprem gibi afetlerle ağır hastalık, ağır kaza, tutukluluk ve sabotaj gibi nedenlerle ticari veya ekonomik kayıplara uğrayan işverenler, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılar ile bu Kanuna göre primlerini kendileri ödeyen sigortalılar, bu durumu belgelemeleri kaydıyla vakanın veya afetin meydana geldiği tarihten itibaren üç ay içinde talepte bulunmaları ve prim ödeme aczine düştüklerinin, yapılacak inceleme sonucu anlaşılması hâlinde, yukarıda belirtilen vaka veya afet tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut Kuruma olan borçlar ile vaka veya afetin meydana geldiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonuna kadar tahakkuk edecek Kuruma olan borçları, vaka veya afetin meydana geldiği tarihten itibaren bir yıla kadar Kurumca ertelenebilir. Birinci fıkrada belirtilen durumlar ile Bakanlık ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde Kuruma verilmesi gereken her türlü bilgi ve belge ile yapılması gereken başvuruların vakanın, afetin veya mücbir sebebin meydana geldiği tarihi takip eden üç ay içinde Kuruma verilmesi veya yapılması hâlinde, süresinde verilmiş veya yapılmış sayılır. Yetkili makamlarca genel hayatı etkilediğine dair karar verilen vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde, genel hayatın etkilendiği bölge, il, ilçe veya mahalde doğrudan veya dolaylı olarak zarar gören işverenlerle sigortalı ve hak sahiplerince bu Kanuna göre Kuruma verilmesi gereken her türlü bilgi ve belge ile yapılması gereken başvuruların, ödenmesi gereken primlerin ve diğer Kurum alacaklarının ödeme sürelerini bu Kanundaki sürelere bağlı olmaksızın, genel hayatın etkilendiği bölge, il, ilçe veya mahaldeki şartları ve gelişmeleri göz önünde tutarak belirlemeye ve ertelemeye Kurum yetkilidir. Kuruma olan borçların ertelendiği sürede zamanaşımı işlemez ve ertelenen kısmına gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmaz.” Şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Covid-19 salgını işverenin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin sorumluluklarının yeniden değerlendirilmesi ve
birtakım önlemlerin alınması ihtiyacını doğurmaktadır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile bağlı mevzuat ve yönetmelikler çalışanların sağlık gözetimlerinin
yapılması (6331/15) ve işyerinde gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınması yükümlülüğünü işverenlere
bırakmaktadır. Bu kapsamda işe alınırken ya da belli periyotlarla yapılan sağlık gözetimleri dışında
olağanüstü durumlar ve salgın hastalıklarda çalışanların sağlık durumlarına ilişkin gerekli kontrolleri
yapmak ve gerekli tedbirleri almak işverenin sorumlulukları arasında yer alır.
Öncelikle gelişen bu yeni durum karşısında risk analizinin (6331/10) yapılması, riskli görev (yurt dışı geziler ve uluslararası katılımcıların yer aldığı toplantılar) olarak tanımlanan görevlerde alınacak aksiyonların
belirlenmesi gerekir.
Çalışanın yükümlülükleri: Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları
doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve
güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.Bu çerçevede işverenin sağladığı kişisel
koruyucu donanım varsa (maske, eldiven vs.) bunları kullanmak yine işverenin aldığı tedbirler ve kurallara
uymakla yükümlüdürler. Hemen belirtmek gerekir ki bu yükümlülüğe uymayarak işini güvenliğini tehlikeye
düşürmek 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II-ı maddesi çerçevesinde gerekli koşullar oluşmuş ise haklı fesih
nedeni sayılabilecektir.
Hasta olduğu tespit edilen çalışanın uzaklaştırılması:İşveren, sağlık taraması, kendi bildirimi ya da başka bir şekilde bulaşıcı hastalıkla enfekte olduğunu
öğrendiği çalışanı işyerinden uzaklaştırabilir. Bu madde hükmüne göre işçinin
sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi
ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa işçi iş sözleşmesini sağlık gerekçeleri ile feshedebilir. Dolayısı ile
işveren hasta olduğu tespit edilen işçiyi işyerinden uzaklaştırma, tedavi altına alınmasını sağlama hakkına
sahiptir.
Yurtdışı görevlerde bulunanların durumu: İşveren, bulaşıcı hastalığa ilişkin bir belirti göstermese bile yurtdışı görev ya da seyahatten dönen
çalışanların sağlık durumlarında ki belirsizlik ortadan kalkana kadar işbaşı yapmalarını engelleyebilir. Bu
engellemenin objektif iyi niyet kuralları çerçevesinde önerilen sürelere uygun olarak yapılması ya da test
veya rapor benzeri ispatlayıcı dokümanların işbaşı yapılmasında göz önünde bulundurulması gerekir.
Riskli gruplar için özel çalışma uygulamalarından faydalanılması: Bazı risk gruplarının bulunması halinde (gebe, 60 yaş üstü, kronik rahatsızlığı olanlar gibi) bu gruplar için
alternatif çalışma ya da izin uygulamalarının (uzaktan çalışma, ücretsiz izin, yıllık izin) hayata geçirilmesi
işverenin işçinin sağlığını gözetme borcunun bir sonucudur. İşçi
yararına bir uygulama olsa bile çalışma koşullarında değişiklik yapılması anlamına gelebildiğinden ilerlenmesi
gerekecektir.
Tedavi süreci sona eren çalışanın tekrar işbaşı yapması:Evde ya da bir sağlık kurumunda tedavi süreci tamamlanan çalışan tekrar işbaşı yapmak istediğinde işveren
tedavi sürecinin tamamlandığına ilişkin sağlık raporu talep edebilir. Çalışan periyodik kontrol dönemi gelmese bile tedavi gördüğüne, iyileştiğine ilişkin raporu
paylaşmalıdır.
Çalışmaktan Kaçınma Hakkı: Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise
işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep
edebilir. Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler
alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile
kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır. Bu hakkın kullanılması tabi ki ciddi ve yakın
tehlikenin varlığına bağlı bulunduğundan gerekli önlemlerin alınması ve yükümlülüklerin yerine
getirilmesine rağmen hakkın kötü niyetli olarak kullanılması taraflar arasında uzlaşmazlık ile
sonuçlanabilir
20.05.2016 tarih ve 29717 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6715 Sayılı İş Kanunu İle
Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile iş mevzuatımıza uzaktan çalışma
kavramı girmiş bulunmaktadır. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 14.maddesinde yapılan düzenlemeye göre
uzaktan çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini
evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak
kurulan iş ilişkisidir.
Uzaktan çalışma bir çalışma biçimi olarak sürekli uygulanabileceği gibi koşulların oluşması halinde belli dönemlerde de uygulanabilir. Uygulamada çalışanların haftanın bir ya da birkaç günü uzaktan çalışırken
diğer günlerde işyerinde çalıştığı görülebilmektedir. Dolayısı ile olası salgın ya da zorunlu hallerde
işçinin sağlığının korunması amacı da gözetilerek uzaktan çalışma yapılması mümkündür. Aslında İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde çalışanların sağlık gözetimlerini yapmakla yükümlü
tutulan işveren açısından uzaktan çalışma uygulaması gereklilik de arz edebilir.
İş sözleşmesinde ya da işyeri prosedür belgelerinde daha önce bu olasılık düşünülerek bir düzenleme
yapılmamışsa, uzaktan çalışma uygulamasına geçmek çalışma koşullarında önemli bir değişiklik olduğu
için İş Kanunu’nun 22.maddesi çerçevesinde bir sürecin işletilmesi gerekir. Kanun’un 22.maddesine göre
işveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar
ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı
olarak bildirmek suretiyle yapabilir.
Bu çerçevede uzaktan çalışma uygulamasının hayata geçirilmesi için çalışana yazılı
bildirimde bulunulması ve bu yazılı bildirimin 6 işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmesi
gerekmektedir. Bu süreç işçi ve işveren tarafından karşılıklı olarak kabul edilen bir protokol
ya da mutabakat metni ile de tamamlanabilir. Önemli olan tarafların taleplerini ve serbest iradeleri
ile verdikleri onayı metne yansıtmalarıdır. Uygulamada sağlık gerekçeleri ile alınmak istenen iyi niyetli ve
çalışan yararına böyle bir önlemde çalışanlardan onay alınmasına ilişkin bir sorun yaşanacağını
zannetmiyoruz.
18.03.2020 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketinde kısa
çalışma konusuna değinilerek işverenlerin ödenekten yararlanmalarının kolaylaştırılacağı ve kısa çalışma
ödeneğinin açıldığı belirtilmiştir. Bu çerçevede kısa çalışma uygulamasına geçen işyerlerinden gerekli
şartları taşıyanlar ödenekten yararlanmak üzere başvuruda bulunabileceklerdir.
Kısa çalışma; üç ayı geçmemek üzere; işyerinde uygulanan çalışma süresinin, işyerinin
tamamında veya bir bölümünde geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılmasını veya süreklilik koşulu aranmaksızın en az dört hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen
durdurulmasını ifade etmektedir.
Kısa çalışma yapılabilecek durumlar;
1-Genel ekonomik kriz
Genel ekonomik kriz ülkedeki tüm sektörleri etkilemeyebilir. Genel olarak ekonomideki kötüye gidiş nedeni
ile istihdamın düştüğü durumları genel ekonomik kriz olarak yorumlamak mümkündür.
Yönetmelikte genel ekonomik kriz ulusal veya uluslararası ekonomide ortaya çıkan olayların, ülke
ekonomisi ve dolayısıyla işyerini ciddi anlamda etkileyip sarstığı durumlar olarak tanımlanmıştır.
2-Sektörel kriz
Ulusal veya uluslararası ekonomide ortaya çıkan olayların sektörler ve bunlarla bağlantılı diğer
sektörlerdeki işyerlerini ciddi anlamda sarstığı durumlar olarak tanımlanmıştır.
3-Bölgesel kriz
Bölgesel kriz: Ulusal veya uluslararası olaylardan dolayı belirli bir il veya bölgede faaliyette bulunan
işyerlerinin ekonomik olarak ciddi şekilde etkilenip sarsıldığı durumlardır.
4-Zorlayıcı sebep
Zorlayıcı sebep: İşverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun
sonucu olarak bertaraf edilmesine olanak bulunmayan, dışsal etkilerden ileri gelen, geçici olarak çalışma
süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan deprem, yangın,
su baskını, salgın hastalık, seferberlik ve benzeri nedenleri, ifade eder.
Covid-19 kapsamında kısa çalışma başvurusu zorlayıcı sebepler başlığı altında salgın hastalık gerekçesi
gösterilerek yapılabilecektir.
Telafi Çalışması:Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi
veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması
veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işveren
2 ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Bu
çalışmalar fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz. Telafi çalışmaları, günlük en
çok çalışma süresini aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla olamaz. Tatil günlerinde telafi
çalışması yaptırılamaz.
• Günlük en çok çalışılabilecek 11 saatlik süre aşılmamalıdır.
• Günde en çok 3 saat telafi çalışması yaptırılmalıdır.
• Normal çalışma ile telafi çalışması arasında ara dinlenmesi uygulanmalıdır.
• Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılmamalıdır.
• Telafi çalışmasının tatili izleyen dört aylık sürede tamamlanması gereklidir.
• Telafi çalışması fazla çalışma ya da fazla sürelerle çalışma olarak
değerlendirilemez.
Ücretsiz izin:Ücretsiz izin İş Kanunu’nda düzenlenmeyen bir konudur. Uygulanması ile ilgili bilgiler genellikle doktrin ve yargı kararları ile şekillenmektedir.
Ücretsiz izin talebi çalışandan gelebileceği gibi olağanüstü şartlarda işveren tarafından da önerilebilir.
Ancak işveren tarafından önerilmesi halinde İş Kanunu’nun 22.maddesi çerçevesinde
değerlendirmek ve çalışanın yazılı onayı ile ilerlemek gerekli olacaktır. İşverenin tek taraflı
iradesi ile işçiyi ücretsiz izne çıkarması mümkün değildir. Bu tür zorunlu ücretsiz izinler iş yargısı
tarafından ve doktrinde işveren feshi olarak değerlendirilmektedir. İçinde bulunduğumuz olağanüstü
şartlarda bir önlem olarak karşılıklı anlaşma ve çalışanın onayı ile uygulanması mümkün bir önlem olarak
değerlendirilebilir.
Yıllık ücretli izin: İşyerinde üretimin durması ya da önemli ölçüde azalması halinde çalışanların yıllık ücretli izinlerinin
kullandırılması daha önceki kriz dönemlerinde de karşılaştığımız bir uygulamadır. Ancak burada
unutulmaması gereken ücretsiz izin uygulamasında olduğu gibi işçi onayının ve tarafların yıllık ücretli iznin
kullanılmasına ilişkin ortak iradelerinin var olması gerektiğidir.
İş Kanunu’nun 56.maddesine göre yıllık ücretli izin işveren tarafından bölünemez. Bu iznin işveren
tarafından sürekli bir şekilde verilmesi zorunludur. Ancak öngörülen izin süreleri, tarafların anlaşması ile
bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde kullanılabilir. İşveren tarafından yıl içinde
verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup
edilemez.
Uygulamada özellikle yıllık ücretli izni birikmiş olan çalışanların yıllık ücretli izinlerini kullanmaları işveren
tarafında teşvik edilmektedir. Yıllık izinlerin hak edilen yıllarda kullanılması – kullandırılması aslında İş
Kanunu’nun ruhuna da uygundur. Bununla birlikte yine de sıkça biriken yıllık izinlerin olduğunu
görmekteyiz. İşveren biriken yıllık izinlerin kullanılmasını çalışandan isteyebilir. Ancak bu
bir öneri ya da teklif olarak değerlendirilmelidir. Çalışanı birikmiş yıllık iznini kullanmaya
zorlayabilecek bir mekanizma bulunmamaktadır. Bu çerçevede yine çalışanın rızası ile
birikmiş izinler kullandırılabilir.
Toplu yıllık ücretli izin: Birikmiş izinlerin kullandırılmasına ilişkin diğer bir yöntem ise toplu izin kullanımıdır. Toplu izin kullanma
dönemi Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinin 10.maddesinde Nisan ayı başı ile Ekim ayı sonu olarak
düzenlenmiştir. Bu aylar arasında işveren işçilerin tümünü veya bir kısmını kapsayan toplu
izin uygulayabilir. Çalışanlar toplu izin uygulamasına katılmakla yükümlüdür.
Yarım ücret:İş Kanunu işveren ve işçiye zorlayıcı sebeplerin oluşması halinde iş sözleşmelerini feshedebilmeleri
için bir haftalık bir bekleme süresi öngörmektedir. Bu bekleme süresi içinde de yine Kanun’un
40.maddesi çerçevesinde çalışmayan ya da çalıştırılmayan işçiye her gün için yarım ücret ödeneceği
düzenlenmektedir. Zorlayıcı sebeplerin varlığı halinde kısa çalışma uygulamasına başvuru da söz konusu
olabilir. Fesih hakkının kullanılmaması halinde kısa çalışma uygulamasına geçilmesi
durumunda ilk bir haftalık süre içinde öncelikle yarım ücret uygulamasının yapılması daha sonra kısa çalışma ödeneğinden yararlanılması gerekecektir.
Ücret Garanti Fonu:İşverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası, iflasın
ertelenmesi nedenleri ile ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden
kaynaklanan 3 aylık ödenmeyen ücret alacaklarını karşılamak amacı ile Ücret Garanti Fonu
oluşturulmuştur.
İşçilerin ücret garanti fonu ödemelerinden yararlanılabilmesi için;
▪ Ücret alacağının bulunduğu dönemde hizmet akdine tabi olarak çalışıyor olması,İşverenin ödeme güçlüğüne düşmüş olması
▪ İşçinin, işverenin ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki son bir yıl içinde aynı işyerinde çalışmış olması,
▪ 5 yıllık zaman aşımına uğramamış ödenmeyen ücret alacağının bulunması,
Ücret garanti fonu kapsamında işçilere, 3 ayı geçmemek üzere işverenden olan temel ücret alacakları kadar
ödeme yapılmaktadır. Ücret garanti fonu kapsamında yapılan ödemeler sigorta primine esas
günlük kazanç üst sınırını aşamaz.
Fesih hakları: İşyerinde faaliyetin zorlayıcı nedenlerle durması, Çalışanı işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir
sebebin ortaya çıkması ve Covid-19 özelinde sağlık sebepleri ile ilgili fesih durumları vardır.